Bir UGG botum olmalı!!!

uggs
Yalnızım, biliyorum
Günlüğümün ilk yazısı son bir kaç yılıma damgasını vuran bir durum. Annemin eseri. Hiç bir şekilde mutlu edemedim onu. Aklıma gelince gözlerimi dolduran bir şey var, kaldı içimde. Şu an ücretsiz izinde olduğum yerden beni aradılar kasım ayında. Bizimle çalışır mısınız dediler, peki dedim; hafta sonuna kadar döneriz dediler. Ben de en acele şekilde, bir yıldır okulda turşu kursunlar diye beklettiğim diplomamı almaya gittim. Annem yollarda helak olmayayım diye beni arabayla götürdü. Gerçekten de koca kampüste hiç mi hiç yorulmadan işlerimi hallettim kısa süre içinde. Diplomam odamda, beni aramalarını bekledim. Çarşamba oldu ses yok, perşembe olsu ses yok -annem huysuzlanmaya başladı, bende tık yok-, cuma oldu yine ses yok ve de bomba patladı. Annem yüksek bir sesle bi'ton laf saydı bana -evet, beni aramadıkları için- "...Diplomanı aldın da n'oldu sanki, arayan soran yok. Bi' de işine yarayacakmış gibi koştur koştur diploma aldırdı bana..." Konu kısır bir döngü içerisinde ilerlerken, bir mutfağa, bir de odama geliyor. Ben yatağıma oturmuş bir halde, gözlerim dolu dolu olduğundan yatak örtümün desenlerini çift görmeye ve de bu durumdan oyalanmaya çalışırken, o hala konuşmaya devam ediyor.... Kapımı kilitledim, ses çıkartmadan artık kafam zonklayana kadar ağladım. Bu yazdıklarımı şimdi okuyunca bir şey ifade etmiyor aslında. Ama ben sinir sistemi zayıf bir insanım, sadece ruyalarımda babasının kuzusu olmak beni çok yıprattı. Onu çok özledim. Eski mutlu günlerimi de özledim. Şimdinin kıymetini bilecek akıl sağlığına hala sahip olabildiğim için şükrediyorum.