Bir UGG botum olmalı!!!

uggs
Göz Kapağı Peelingi ve Gereksiz Sancılar
Makyaj göz kapağından nasıl silinir? Ya yıkarsın, ya da pamuğa herhangi bir zımbırtıdan döküp silersin. Silme işlemini abartırsan da o peeling olur, Sızım sızım sızlanırsın.
#
Cumartesi, arkadaş nikahı vardı. Little Black Dress'im ve ben çok uyumlu ve de şıktık. İşin eğlenceli kısmı ise güzelim elbiseyi Outletçi ruhum sayesinda 11.90 liraya kapatmış olmamdı. Mango sağolsun !
Ayağımda da tahmini 11 cm'lik bir topuk, elimde mini bir çanta... Nikah için oldukça başarılı bir seçimdi fakat işler böyle yürümedi. Nikah sonrası bir sergi açılışına uğradık.
O sırada V aradı: Ne yapıyor, ne ediyordum ?
Ben onu seviyor ve özlüyordum; o zaman görüşmeliydik.
Zaten sergi anne-baba evine çok yakındı. V de orada kalıyor bir kaç haftadır -Sağlık sebepleri-.
Beni almaya geldi. Arabaya doğru yürürken ayakkabının ayağımı vurduğunu fark ettim. Canım acıyordu.
İstersem eve gidip ayakkabımı değiştirebilirmişim. İyi fikirdi ama V gereksiz yollara sapsın istemedim. -Bu düşüncemi sezmiş olacak ki akşam saatlerinde gerçekten istemese böyle bir şey teklif etmeyeceğini söyledi.-
İnsan kokoş olunca, V de kibar oluca "asgari ücret parasına akşam yemeği yiyelim"ci bir yere gittik. Ama henüz çok erkendi. Sadece sıvı tükettik. Bu sırada -ayakkabım sağolsun- derimin soyulduğunu fark ettim. Yara bandı almak için eczaneye uğradık. Tuvalette ten rengi çorabımı sıyırarak bandımı taktım. Her şey süperdi. V, eve gidelim de üstümü değiştireyim dedi. Bana ayak uydurmak istemesi kadar kibar bir davranış olamazdı, içim eridi ama belli etmedim. Ben sevinçten geberirken o mini bir defile yaptı. Siyah pantolon-ceket ve siyah beyaz tişörtte karar kıldık. Saçlar yapıldı ve de sürpriz restoranımıza doğru yola çıktık. Oraya vardığımızda yeniden "asgari ücret parasına akşam yemeği yiyelim"ci bir yere geldiğimizi fark ettim. Süper mezeler tattık. Balığa yer kalmadı. Bu arada benim sol ayak acı çekmeye devam ediyordu için için. Yemek sonrası -2 saat sürdü- kuzene çay içmeye gidildi. Bana çok acıdılar ve de ayakkabımı çıkartmamın iyi bir fikir olduğuna karar verdiler. Çıkartmamak için çok ısrar etmedim. Pofidik terliğe ayağımı soktuğumda dünyalar benimdi. Çay bitti, sohbet süperdi, saatler 01:30'u gösteriyordu; kalkma vaktiydi. Pofidik terliğe alışan ben, ayakkabımı giydim. A. bana çok acıdı ama ayakkabılarımı çok beğendi. El sallaştıktan sonra V'nin eline yapışarak merdivenlerden inmeye başladım. Acı gitgide dayanılmaz bir hale geliyordu. Ayakkabı her adımda derisi kalkan kemik altımı bir kere daha dağlıyor, beni acıdan acıya sürüklüyordu.
-V, n'olur dur!
-Neden?
-Ayağım; kahretsin...
-Tüh yahu!
-Bana mendil verir misin, ayakkabıma tepeceğim.
-Tabii... Al bakalım, çantanı da ver...
-Hah
-Oldu mu?
-ayakkabının üstünde yaylanırken; galiba evet!
Ayakkabımın basıncına dayanamayan yarabandı yürüye yürüye tepeme çıkmış. Ve ben ona çok kızdım. Bir daha onu ve hiç bir arkadaşını bir yerime yapıştırmayacağım.
Gün bu gün, ayağıma bakmayı akıl ettim. Kemiğin altı kemik seviyesine kadar şişmiş. Galiba iltihaplanmış da... Canım çok yanıyor.
Karındaş-en G'nin Bactroban'ı var Allahtan!!!